VARLIK VE BENCİLLİK
Merhaba, küçük bir içsel yolculuğun ilk adımını atmak için sorgu eşiğinden geçmeye çalışıyorum ve bu sürece sizi birer seyirci olarak dahil etme kararı aldım. Öncelikle, yapabileceğim her varsayım birer düşünce denemesidir. Bahsettiğim gibi, ulaştığım ve vardığım her fikir birbiriyle tamamen zıt olabilir; bir önceki düşündüğüm şeyle şu an düşündüğüm tamamen farklı olabilir. Çünkü her gün yeni bakış açıları geliştirmeyi, bu sezgilerimi benimseyip ertesi gün eleştirmeyi zihinsel egzersiz olarak kullanmayı seviyorum. Bazı sorgular sizin görüşlerinizle tamamen zıt olabilir veya kendinize hakaret olarak algılayabilirsiniz. Ancak burada bilmeniz gereken bir şey var: Ben sizi tanımıyorum. Bu metinde yalnızca zihnimde dolaşan ve çözüme ulaşamadığım düşüncelerim yer alacak. Öncelikle biraz insanları nasıl algıladığımdan bahsetmek isterim.
Her türden olmasa da çok insan tanıdım, yenilerini de tanımayı sürdürüyorum. Ruhsal olarak tükenmiş ve mükemmel hisseden, bu duyguların ortasında salınan birçok kişiyle karşılaştım. Birçoğu, günümüz tükenmişliğinde hayatın içine kendisini bırakarak, yaşamın ne anlama geldiğini, niçin bu dünyada var olduklarını unutmak için gözlerini adım atacakları noktadan başka bir yöne çevirmeden yollarına devam ediyor. Bu insanlar, büyük bir ısrarla sadece yaşamayı ve ölmeyi kabul etmiş ve buna asla karşı çıkmadan ilerlemeye devam ediyor. Sorun, yolda durup etrafa bakmakla başlıyor. Çünkü eğer durursan, sıkılırsın. Yanından öylece geçip gidenleri gördükçe neden devam etmen gerektiğini, durursan nasıl hayattan kopacağının farkına varmadan öylece kalırsın. Bazen rutin hayatta neler yaptığımı hatırlar ve üzülürüm. Ben yolumu kaybettim, fakat bu kaybetmenin yenilmek anlamına geldiğini düşündürmesin. Yeni ve çok farklı yollar keşfettim fakat hiçbirini seçecek cesareti bulamadan izliyorum sadece. Artık önemli olan varacağın yeri bilmek değil, sadece ilerlemek. Nedense hayatın akışı bana çok anlamsız geliyor. Kimileri bir tanrı yoluyla, kimileri ise hayatın merkezine farklı ideolojiler yerleştirerek bir amaç doğrultusunda anlam bulabiliyor. Hiçbir düşünceye tam anlamıyla inanamıyorum. Hepsinde kusurlu bir taraf bulurum. Örnekler vermek isterdim ama savunmadığım düşünceleri artık önemseyip aklımda savlarını tutacak kadar özen göstermiyorum. Eskiden olsa, bilmediğin şeyin karşıtı olamazsın derdim. Şimdiyse, hiçbir şey veya bir taraf olmak niyetinde değilim. İnsanları bazen hayretle, bazen ise şaşkınlıkla izlerken buluyorum kendimi. Ya hiçbir şey bilmiyorlar ya da her şeyi bilip nasıl yaşamaya devam ettiklerini anlamıyorum.
Türümüzün zaaflarından birine takılı kalmış haldeyim: bencillik. İnsan, doğası gereği bencildir. Yaşam ve ölüm arasında kendisini daha verimli şekilde hayatta tutabilmek için elinden gelen her şeyi yapabilir. Kültürümüzde yer bulamamış ve Çin'de kıtlık döneminden sonra hayatlarının bir parçası haline gelen köpek festivali denilen katliamı gördüğünde, insanımızın içi burkulur; lakin kültürel kurban bayramı kimseyi rahatsız etmez. Etse dahi, protein ihtiyacımızın olduğunu ve bunu bir şekilde karşılamamız gerektiğini söyleyerek karşı çıkamaz. İnsan türünün başlangıcından bu yana gelen bu yaşam mücadelesi, bize sadece bencil olursak hayatta kalabileceğimizi öğretti. Ülkesi için gözünü kırpmadan ölüme koşan insanlar fedakarca davranır, yine de bu biraz bencil bir eylemdir. Elinde olan en değerli varlığını, yaşamını verebilir bir toplum için insan. Toplumunun refahı için yaşamasını umarak, kendi soyunun devam etmeyeceğini bilir; ama toplumunun devam edeceği hissiyle büyük ailesini diğerlerinden sakınacak kadar bencildir davranışı. Aklıma takılan sorulardan biri: Eğer insan bencil bir varlık olmasaydı nasıl bir yaşam olurdu? Basit bir açıdan bakacak olursak, insan yaşamak ve duygularını tatmin etmek için her türlü saçmalığı kabullenebiliyor. Beslenebilmek için çalışıyor, sevgi görebilmek için seviyor, tanrısıyla iyi geçinmek için dualar edebiliyor. Ama neden sorusunu kimse sormuyor. Karşılığını beklemediği hiçbir şeyi yapmaz insanoğlu. Sokakta gördüğü mendil satıcısından mendil alırken, mendili kullanmayacağını bilse dahi, bu ona iyi biri olduğunu hissettirdiği için alır. Hala bu hayatta hiçbir iş yapamasanız bile birinin işine yaradığınızı hissetmek sizi iyi biri yapmaz. Kusura bakmayın, siz sadece iyi olmayı çok iyi bir şey zannediyorsunuz. Fakat yalnızca kişisel tatmin için bunu yaptığınızın farkına varamadan geçip gidiyorsunuz.
Sevdiğiniz kişiyi hayal edin. Neden onu seviyorsunuz? Bunu hiç sorgulama fırsatınız oldu mu? Bazen bilemezsiniz. Sadece saçı, gülümsemesi veya bir bakışı sizi kendisine çeker. Ama bu sorgulamanın sonucunda varılabilecek birkaç sonuç var, sonrasında tek bir sonuçta toplanacak bir demet anlam yüklenmiş durumlar. Sizi iyi hissettirmeyen şeylere yakın durmazsınız. Birini sevmeniz, bunu bilinçli olarak yapmasanız da, size verebileceği sevgi ve ilgi ihtimalini güçlendirme ihtiyacından yola çıkar. Bu çaresizlikle sadece sevdiğinizi zannedebilirsiniz. Yalnızca kendinizi sevdiğinizi ve bunun için fedakarlık yaptığınızın farkına varmadan yaşarsınız. Bencillik belki de bizi hayatta tutan şeydir.
Tanrılar savaşır, bazıları benim, geri kalan sizin olabilir. Ama hiçbirine ihtiyacımız yok. Bunun farkına varabilmek için tanrı olmayı düşünmeniz gerekiyor.
Devam edecek...
Yorumlar
Yorum Gönder