Fiyasko

 Dini yapıları oluşturur gibi yükselttim duvarlarını.

Biraz saman, biraz yumurta, biraz da killi toprakla

Yüksünmeden dizdim arta kalmış parçaları aralarına.

Gecenin ikisi, bu sessiz mısralarla inşaat çalışmalarında.


Kim bilir hangi peygamberler sözüne elçilik eder?

Ben bilirim, kimse söyleyemez senin kurallarını, hukukunu, yasalarını, başlangıcını.

Yasalar geçilecek, kurallar sen var olmamışsın gibi değişecek ve yeniden yazılacak sayfalarca ağaçlara.


Hayat seninle başlayacak artık ve sensiz devam edecek. Sen buna kadir olursun olmasına, ama ben buna şahitlik edebilecek zamanlarda yahut arta kalan vakitlerde hangi şiirleri, öyküleri yazarım senin yazgının üstüne?


Bir kalem ya da boş bir kâğıt ne anlam ifade eder bir başına?

Kalemlerin öyküleri vardır anlatılacak sayfalara veya dinleyecek sözleri vardır sayfaların, kalemlerce.

Hiçbiri bir başına taşımaz anlamlarını, anlatan olmadığı müddetçe.


Kim karışır ukalaca eski anlatıların üzerine?

Had bildirilir mi seni hiç bilmeyen bir kimseye?

Noktasından virgülüne kadar değişmiş her öğretiye seni anlatmak ve yeniden filizlemek, çorak bir çölde vaha oluşturmaya benzer.


Seraplara karışır, umut dökersin içlerine de bir avuç kuma meyleder gönül. Gönül ki meyleder sana benzeyen tüm güzelliklere. Fakat bilmeyen akıl, avunur gönlünce vaha zannettiği çöllere.


Sen anlat yine çöllere, belki de kutuplarda vuku bulur. Sarılır biri zorluklarla kazandığı kürküne, içinde dileklere adanmış mumların sıcak hisleriyle tekrar bakar göğün sessiz ama haykıran renklerine.


Umut olur musun gecenin ikisinde kaybolmuş, yıldızı kayıp demirlemiş gemilere? Okyanusun altında mabetler kurmuş, habersiz bekleyen bedenlere bir yudum nefes olmak mı umut?


Virgülünden noktasına tekrar mı anmalı seni? Ya da okyanusun altında bekleyen bedenlere anlatsam seni, son nefeslerini verirler mi sana geri gelecek yeni haykırışlara?


Duvarlarını ördüm ama kimse inanmaz artık dualara, sana.

Sen başta hata yaptın, anlatma bana.

Ben, yolu sana rastgele düşmüş bir kaptanım. Görürsem engelleri, önce çocuklar ve kadınlar demeden filikama atlar, seni senle bırakırım.


Ne inancım kalmış ona buna, biraz acı ama ne de senin masallarına. Biliyorsun, sakladım senden, ama bilirsin ya, sen inanma bana. Ben artık demiri almadan kaçan sabırsız mürettebatım.


Alabora olacak geminin yelken direğinde asılı, sana olmasını istediğim inancım. Ya beni kurtarırsın ya da ben de gemimle artık huzur içinde batarım.

Yorumlar

Popüler Yayınlar