Eski Türkü

 Nice ölümler gördü gözlerim,  

Her birine hüzünle bakarken alıştı hüznüm.  

Bakarken görmez oldum hisleri;  

Kaybettiğim şey, sadece ölenler değil.


Beyaz örtüsünde gezdirirken bakışlarımı,  

Toprağın karanlığa nasıl karıştığını gördükçe,  

İçim karardı.


Dökülen yaşlar toprağın yüreğini serinletirken,  

Önceden yavaşça kuruduğunu hissettiğim pınarlarım,  

Şimdi bir damla suya hasret.


Nefes almak istiyorum;  

Issız bir ormanda, yaşlı çınar ağaçlarının arasında kaybolup,  

Dökülen yaprakların üstüne basmak,  

Yaşamın özünü anlamak nasıl olurdu?


Ağaçlar bana bunu anlatabilir mi?


Sesimin duyulmayacağı köşelerde,  

Çınar ağaçlarının yapraklarıyla sohbet ediyorum.  

Gerçekten vakti geldi mi,  

Kuruyup yerlere serilmenin?


Toprakla örtülür ya insan,  

Peki ya düşünceleri de onunla kaybolup gidiyorsa?  

Bu sözlerimin devamı gelemeyecek kadar korkak,  

Bir o kadar da kızgınsa,  

Nasıl anlatırım bunları,  

Güneşin dövdüğü toprağın altında?


Parmak uçlarımda hissizlik var,  

Dokunduğum şeyler anlamlı gelmiyor.  

Gördüğüm insanlar, yalnızca orada olmak için varlar;  

Duyduğum her ses, ya bir kadın çığlığı gibi  

Ya da karıncaların ayak seslerinden birer senfoni.  

Aldığım her nefes, sahilde unutulmuş bira şişelerinin  

Dibinde oluşan yosunları anımsatıyor.  

Seni öpmek, eski bir türküyü söylemek gibi.

Yorumlar

Popüler Yayınlar